Hadi kabul edelim, şimdiki zamana baktığımızda “küçük şeyler” ile mutlu olmak biraz demode oldu. Hayatımıza giren değerlerin maddeleşmesiyle yakınan, ancak içten içe de bu durumdan haz alan bir dünya haline dönüştük. Ben, üretmek yerine tüketmeyi daha çok seven bir toplum olarak, bakış açılarımızda da parasallaşma olmasının normal olduğunu düşünüyorum. Hâlbuki bakışlarımız üzerindeki gözlüklerimizi çıkarttığımızda dışarıda gerçekten çok farklı hayatlar mevcut.
Aşağıda tesadüf eseri izlediğim ve benim anlatmaya çalıştığım farklı hayatları birebir gören, yaşayan ve aktaran bir video yer almakta. Videoda yer alan genç kadın ise Pfizer İnsan Kaynakları departmanında çalışan, sosyal sorumluluk projesi kapsamında Namibya’ya gidip 6 ay boyunca burada yaşayan Aybike Budak. Aybike Hanım’ın cesareti tartışılmaz zaten ama Pfizer’in sosyal sorumluluk konusundaki çalışmalarının gerçekten çok başarılı olduğu kanısındayım. Pek çok kurumda, sosyal sorumluluk altında fidanların dikildiğini, eğitime destek olunduğunu, maddi manevi yardımların yapıldığını hepimiz biliriz. Ancak bir çalışanını gelişmeye çalışan ve çoğu teknolojiden yoksun olan bir ülkeye göndermek, sosyal sorumluluk projeleri için sadece bir bütçe değil ciddi bir emeğe ihtiyaç duyulduğunu gösterir.
Sosyal sorumluluk projeleri, insan odaklı yönetim anlayışı dışında, kurumlara kişilik ve itibar kazandıran da etkinliklerdir. Daha önceki yazılarımda da paylaştığım gibi sürdürülebilir başarılar için hem kurum içi kişiliğinizin sağlam olması hem de itibarınızın yüksek olması gerekir. Kurum içi kişiliğinizi çalışanlarınız oluşturur. Çalışanları mutlu olan kurumlar, verimlilik oranları üzerinde de mutluluklar yaşamaktadırlar. Kurumsal itibar ise toplum önündeki imajınızdır. Çalışan verimliliğiniz ve üretim kaliteniz yüksek olsa bile, toplum önündeki imajınız kötü ise iş dünyasında uzun vadede görev alamayabilirsiniz. İtibarınızı sağlayacak, koruyacak en etkin araçlardan biri sosyal sorumluluk kapsamında gerçekleşen projelerdir. Ancak sosyal sorumluluk projeleri kazanç kapıları sağlayan etkinlikler olarak düşünülmemelidir. Sosyal sorumluluk projeleri gerçekleşirken kar amacı güdülmemeli, çalışmalar gönüllü olarak yapılmalıdır. Tıpkı Pfizer ve Aybike Budak gibi…
Bol “değer”li günler
Merve
Aşağıda tesadüf eseri izlediğim ve benim anlatmaya çalıştığım farklı hayatları birebir gören, yaşayan ve aktaran bir video yer almakta. Videoda yer alan genç kadın ise Pfizer İnsan Kaynakları departmanında çalışan, sosyal sorumluluk projesi kapsamında Namibya’ya gidip 6 ay boyunca burada yaşayan Aybike Budak. Aybike Hanım’ın cesareti tartışılmaz zaten ama Pfizer’in sosyal sorumluluk konusundaki çalışmalarının gerçekten çok başarılı olduğu kanısındayım. Pek çok kurumda, sosyal sorumluluk altında fidanların dikildiğini, eğitime destek olunduğunu, maddi manevi yardımların yapıldığını hepimiz biliriz. Ancak bir çalışanını gelişmeye çalışan ve çoğu teknolojiden yoksun olan bir ülkeye göndermek, sosyal sorumluluk projeleri için sadece bir bütçe değil ciddi bir emeğe ihtiyaç duyulduğunu gösterir.
Sosyal sorumluluk projeleri, insan odaklı yönetim anlayışı dışında, kurumlara kişilik ve itibar kazandıran da etkinliklerdir. Daha önceki yazılarımda da paylaştığım gibi sürdürülebilir başarılar için hem kurum içi kişiliğinizin sağlam olması hem de itibarınızın yüksek olması gerekir. Kurum içi kişiliğinizi çalışanlarınız oluşturur. Çalışanları mutlu olan kurumlar, verimlilik oranları üzerinde de mutluluklar yaşamaktadırlar. Kurumsal itibar ise toplum önündeki imajınızdır. Çalışan verimliliğiniz ve üretim kaliteniz yüksek olsa bile, toplum önündeki imajınız kötü ise iş dünyasında uzun vadede görev alamayabilirsiniz. İtibarınızı sağlayacak, koruyacak en etkin araçlardan biri sosyal sorumluluk kapsamında gerçekleşen projelerdir. Ancak sosyal sorumluluk projeleri kazanç kapıları sağlayan etkinlikler olarak düşünülmemelidir. Sosyal sorumluluk projeleri gerçekleşirken kar amacı güdülmemeli, çalışmalar gönüllü olarak yapılmalıdır. Tıpkı Pfizer ve Aybike Budak gibi…
Bol “değer”li günler
Merve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder