Şu sıralar Robert Hogan’ın “Kişilik ve Kurumların Kaderi” isimli kitabını okuyorum. Kitap kişilik psikolojisinin ne demek olduğundan başlayıp kurumların performansına olan etkilerine kadar değiniyor. Çok akıcı ve anlaşılır bir dille yazıldığı için de şiddetle tavsiye ediyorum. Burada çok fazla detaylara değinmeyeceğim ancak kitabı okurken ilgimi çeken bazı noktalar var, bunlardan bahsetmek istiyorum:
Hogan, kurumların kişiliği olduğunu ve bu kişiliği çalışanların oluşturduğunu belirtiyor. Bu nedenle çalışan kişiliklerine uygun görev dağılımı yapmanın önemini sürekli vurguluyor. Çalışanların kişiliklerini analiz etmek için de pek çok kuramdan bahsediyor. Ancak, Hogan için en detaylı kuram, Holland’ın Tipoloji Kuramı. Tipoloji kuramı, Kariyer Danışmanlığı derslerimden de hatırladığım kadarıyla, gerçekten oldukça kapsamlı ve başarılı bir kuram. İnsanlar için gerçekçi, araştırmacı, sanatsal, sosyal, girişimci, geleneksel olarak altı ideal meslek türü tanımlıyor ve bireylerin bu kişilik türlerinden bir ya da birkaçına daha yatkın olduğunu, buna göre meslek seçebileceğini / işe alım yapılabileceğini belirtiyor.
Peki, kurumsal performans artışı için sadece kişilikleri analiz etmek yeterli olacak mıdır? Kurumlarda ister finansal açıdan olsun ister çalışan motivasyonu ile ilgili olsun başarıyı sağlayan, liderlerin varlığıdır. Hepimizin bir yöneticisi mutlaka vardır ama her yönetici bu başarıyı sağlayabilir mi? Tabii ki de hayır! Her lider bir yönetici olabilir ancak her yönetici bir lider olamaz. Bu nedenle “yönder” olabilmek gerekir. (Yönder, yöneticilik ve liderlik vasıflarını bir arada bulundurabilen kişidir.) Şunu söyleyeyim, ekibiniz bireysel başarılarla ünlü olsa bile ekibinizi doğru yönlendiremiyorsanız, finansal veya bireysel krizlere hazır olun.
Dediğim gibi yukarıdaki iki paragraf, benim ilgimi çeken noktalar. Ama genel olarak kitabı incelediğiniz de de, kişilik, ekip, kurum, çalışan, lider vs gibi kelimelere çok sık rastlayabilirsiniz. Bu kelimelerin sizin de dikkatinizi çekebileceğini düşünüyorum çünkü her kelimenin içeriğinde “insan” kavramı mevcut. Tekrar hatırlatmak istiyorum: Bizler, sizler, onlar… Hangi grupta yer alırsak alalım, lütfen unutmayalım, her şey insanlar için yapılandırılmıştır ve yapılandırılmaya devam edecektir. Türkiye’de şuanda çoğu kurumda İK departmanı olmasa bile, gelecek dönemlerde artık her kurumda İK departmanı olacak ve stratejik bir partner olarak çalışmaya başlayacaktır.
Bol “değer”li günler
Merve
Hogan, kurumların kişiliği olduğunu ve bu kişiliği çalışanların oluşturduğunu belirtiyor. Bu nedenle çalışan kişiliklerine uygun görev dağılımı yapmanın önemini sürekli vurguluyor. Çalışanların kişiliklerini analiz etmek için de pek çok kuramdan bahsediyor. Ancak, Hogan için en detaylı kuram, Holland’ın Tipoloji Kuramı. Tipoloji kuramı, Kariyer Danışmanlığı derslerimden de hatırladığım kadarıyla, gerçekten oldukça kapsamlı ve başarılı bir kuram. İnsanlar için gerçekçi, araştırmacı, sanatsal, sosyal, girişimci, geleneksel olarak altı ideal meslek türü tanımlıyor ve bireylerin bu kişilik türlerinden bir ya da birkaçına daha yatkın olduğunu, buna göre meslek seçebileceğini / işe alım yapılabileceğini belirtiyor.
Peki, kurumsal performans artışı için sadece kişilikleri analiz etmek yeterli olacak mıdır? Kurumlarda ister finansal açıdan olsun ister çalışan motivasyonu ile ilgili olsun başarıyı sağlayan, liderlerin varlığıdır. Hepimizin bir yöneticisi mutlaka vardır ama her yönetici bu başarıyı sağlayabilir mi? Tabii ki de hayır! Her lider bir yönetici olabilir ancak her yönetici bir lider olamaz. Bu nedenle “yönder” olabilmek gerekir. (Yönder, yöneticilik ve liderlik vasıflarını bir arada bulundurabilen kişidir.) Şunu söyleyeyim, ekibiniz bireysel başarılarla ünlü olsa bile ekibinizi doğru yönlendiremiyorsanız, finansal veya bireysel krizlere hazır olun.
Dediğim gibi yukarıdaki iki paragraf, benim ilgimi çeken noktalar. Ama genel olarak kitabı incelediğiniz de de, kişilik, ekip, kurum, çalışan, lider vs gibi kelimelere çok sık rastlayabilirsiniz. Bu kelimelerin sizin de dikkatinizi çekebileceğini düşünüyorum çünkü her kelimenin içeriğinde “insan” kavramı mevcut. Tekrar hatırlatmak istiyorum: Bizler, sizler, onlar… Hangi grupta yer alırsak alalım, lütfen unutmayalım, her şey insanlar için yapılandırılmıştır ve yapılandırılmaya devam edecektir. Türkiye’de şuanda çoğu kurumda İK departmanı olmasa bile, gelecek dönemlerde artık her kurumda İK departmanı olacak ve stratejik bir partner olarak çalışmaya başlayacaktır.
Bol “değer”li günler
Merve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder