2010/11/25

ETKİN KONUŞMACI

Çalışmamanın vermiş olduğu duygu olsa gerek, son dönemlerde hemen hemen her türlü etkinlikte faaliyet göstermeye, alanımla ilgili bulabildiğim her türlü eğitime katılmaya çalışıyorum. Ancak katıldığım son iki eğitimde (burada isimlerini belirtmeyeceğim) gözlemlediğim bir durum söz konusu: Konuşmacıların dinleyiciler üzerindeki etkisizliği.

Evet, farkındayım topluluk önünde konuşabilmek büyük bir sanat. Yüksek bir özgüvenin dışında yüksek bir bilgi birikimini de gerektiriyor. Ancak eğitim sırasında yaşanan sorunlar, ufacık olduğu düşünülse de, emin olun, tüm özgüven ve bilgi birikimini bir anda yok edebiliyor. Ben de katıldığım son iki eğitimde bunları gözlemledim. Her iki eğitmen de kendi alanında başarılı isimler. Her iki eğitmen de kendi alanı ile ilgili kitap bile yazmış karakterler. Ancak dinleyici ile olan ilişkilerinde kopukluk olduğu için eğitimin etkinliği ister istemez sorgulanıyor.

Peki dinleyici ile nasıl iletişim kurulur? Verilen eğitim nasıl etkin / daha etkin olur?
Aslında sadece bu konu üzerine uzmanlaşan, eğitim veren, kitap yazan pek çok isim mevcut. Ben sadece problem yaşandığını hissettiğim eğitimlerden birkaç örnek paylaşmak istiyorum:

- Verilecek olan eğitime yeteri kadar hazırlanılmaması,
- Verilecek olan eğitimde konunun dışına çıkılması,
- Dinleyici sorularının uzatılarak cevaplanması,
- Geniş bir gruba hitap ediliyorsa konuşmacının yeteri kadar jest ve mimiklere yer vermemesi,
- Eğitim salonunu aktif kullanamaması, sadece belirli bir kitle ile temas edilmesi,
- Sunumların göz yorabilecek derecede yazılarla dolu olması,
- Konuşmacının diksiyon sıkıntısı olması,
- Sessiz bir konuşma tarzının benimsenmesi ya da çok yüksek sesle sunum yapılması…

Örnekler tabii ki daha da uzatılabilir. Ancak önemli olan konuşmacının objektif davranarak dinleyici ile arasındaki şeffaflığı yaratabilmesi / koruyabilmesidir.

Bol “değer”li günler
Merve

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder