2010/11/19

CEVAP: ...

Dün yazdığım yazıma istinaden pek çok yorum / eleştiri ve cevap ile karşılaştım. Ancak bir arkadaşım o kadar güzel dillendirmişki ben de paylaşmadan duramadım :)



Bence sorunun cevabı açık. Hem kendimden hem de çevremde gözlemlediklerimden yola çıkarak bu cevabı verebilirim. Şöyle ki;

Zamanı geldi girdik ÖSS’ ye. Sözüm ona bizim bilgi ve başarımızı ölçtü ya bu sınav, bizim seviyemize en uygun(!) üniversiteye yerleştirdi sağ olsun. Sonra 4 yıl koştur koştur okuduk, belki yazları tatil yerine staj yaptık, belki bölümün gelecek vaat eden öğrencilerinden olduk, bir yığın umutla mezun olduk. Sonra? Özgeçmişler uçuşmaya başladı, iş ilanları takip edildi... Sonra da bekledik belki bir çağıran olur diye. Sonuç hüsran...

Çevremdeki birçok arkadaşım aynı şeyleri yaşadı. Belki hepimiz zaman zaman karşılaştık bu tür durumlarla, ama bazılarımız gerçekten bizden daha şanslıydı. Bu tabiî ki sadece okuduğu okul ve şans meselesi olarak değerlendirilemez, isim yapmış bir okulda okumakla birlikte gerçekten aldığı eğitimin hakkını vermiş ve kendini geliştirmiş insanların daha avantajlı olması olağan. Ama bir de diğer taraftan bakıldığında, adı çok duyulmamış, hatta aynı şehirde yaşayan insanlara üniversitenin adı söylendiğinde "hangi şehirde o üniversite?" diye sorulan bir yerde okuduysan vay haline!

Karşılaştığım bir kaç durumdan örnek verebilirim. Atılım Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden 3,5 senede mezun oldum. Dereceye giren bir ortalamam olmasa da 3’ ün üstünde bir ortalamayla burslu girdiğim bölümü yine burslu bitirdim (2003 yılında giren 10 bursludan geriye sadece 3 burslu kalmıştık). Öğretmenlik için gerekli formasyonumu da stajıyla beraber tamamladım. Mezun olduğumda ailem gururlu ben de umutluydum. Öğretmenlik için başvurular yapmaya başladım. Hiç unutmuyorum, 6 aylık süreç içerisinde 17 dershane 12 özel okula CV’mi gönderdim. Bu başvurulardan birçoğunu 2 farklı arkadaşımla birlikte yaptık. Biri ODTÜ öğretmenlik diğeri Hacettepe dil bilimi mezunuydu. Aynı yerlere aynı zamanlarda CV göndermemize karşılık, diğer iki arkadaşım görüşmeye çağrılırken beni arayan olmadı bu yerlerden. Hangi okul ya da dershane olduğunu hatırlamıyorum, orada çalışan tanıdıklarımızdan biri; görüşmeyi yapacak kişilerin ellerine ulaşan tüm CVleri incelemeden öncelikle adayların mezun oldukları okullara göre sıraya dizdiğini, Ankara için konuşursak, önceliği Hacettepe, ODTÜ gibi okullardan mezun olan adaylara verdiğini ve bunların arasından aradığı çalışanı bulamazsa ancak o zaman sıradaki diğer adaylara yöneldiğini söylemişti. Ve benim mezun olduğum okul da maalesef bu sıralamaya göre sonlarda kalıyordu.

Bu anlattığım tabiî ki her zaman için geçerli bir durum olmayabilir. Deneyim, başarılar ve daha sayılabilecek birçok kriterde farklılıklarımız vardır. Beni ya da bir başkasını çağırmama nedenleri okuldan değil de farklı sebeplerden de kaynaklanmış olabilir. Bunu net olarak bilemiyorum. Ama bunları duyduğum zaman bu beni baya düşündürmüştü.

Aynı şekilde bir yeni mezun da ne kadar başarılı, donanımlı ve deneyimli olursa olsun sırf iyi kabul edilen üniversitelerden birinde okumadığı için CV si son sıralara bırakılıp, görüşmeye çağrılmayabilir. Üzülerek söylüyorum ki, rekabetin zaten çok olduğu ülkemizde, belki sırf bu yüzden, birçok yeni mezunun kariyeri, hatta neredeyse kaderi değişiyor.

Cevaba gelirsek, evet, bazı işyerlerinde birçok adayın daha görüşmeye bile çağrılmadan bu şekilde elendiğini düşünüyorum. Ve hayır, bence bu kesinlikle bir eleme kriteri olamaz, çok iyi eğitim veren bir okuldan tek bir cümleyi bile öğrenemeden çıkan mezunlarla da karşılaşabiliyoruz. En azından bir mülakat sonrasında buna karar verilirse daha adaletli olacağına inanıyorum.

"Başarı sonradan elde edilemez mi?" Eğer başvurduğunuz iş yerlerinden en azından biri adaletli davranırsa, mülakat sonrasında da işe alınırsanız, kendinizi kanıtlama fırsatına sahip olabilirsiniz. Hatta sizden beklenenden fazlasını başarırsanız, işte o zaman artık iyi ya da kötü hangi okuldan mezun olduğunuzun bir önemi kalmıyor. Ama her halükarda bir fark yaratıp, işverenlerinizi şaşırtmanız gerekiyor bunun için.

Belki biraz karamsar bakıyorum ama umarım ileride bakış açımı değiştirecek daha olumlu durumları gözlemleme ya da okuma fırsatı bulurum.

Sevgiler,

Gökçe

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder