Aday koltuğuna oturanlar işe alım sürecinin ne kadar çok karın ağrıttığını iyi bilirler. Oysa İK profesyonelleri için de süreç sancılı geçmektedir. Özellikle teknoloji çocuğu Y kuşağının ortaya çıkması ile işe alım süreci daha da karmaşıklaşmıştır.
Aslında bu durumda suçlu ararsak yanlış davranmış oluruz çünkü değişen ve gelişen dünyanın getirilerini yaşıyoruz. Daha fonksiyonel (multitasking) adaylar ortaya çıktıkça da bir pozisyon için daha detaylı işe alım gerçekleşiyor. İşe alım portallarında oluşturduğunuz özgeçmişler dışında da takip edilmeye başlıyoruz ki facebook, twitter gibi sanal paylaşım ortamlarının bu duruma katkısının çok büyük olduğunu söyleyebilirim. Belirttiğim gibi doğruluğu ve / veya etikliği hala tartışılıyor. Kimi işveren için en doğru araştırma internet ortamından kişinin kimliğini etiketlemek. Ama kimi işveren de bu tarz araştırmaları iş ve sosyal yaşam dengesi için önermiyor. Bu nedenle hala ortak bir kanı mevcut değil.
JCI Ankara’nın düzenlediği 5. Liderlik Akademisi sırasında Microsoft İK Müdürü Esra Gaon ile röportaj yapma fırsatım olmuştu. Microsoft gibi büyük ve kurumsal yapıların işe alım süreçlerinde facebook, twitter gibi sanal paylaşım sitelerinden çok Linkedin, Xing gibi özgeçmiş oluşturmaya yönelik siteler daha çok ön plana çıkıyor. Çünkü biraz daha bilinçli, ne istediğini bilen, açık rolleri takip eden, uygun bir şey olduğu zaman kendini bu sitelerin üzerinden kurumlara / İK profesyonellerine tanıtan bir kitle var ve adayların işe alım portalları dışında bu siteler üzerinde özgeçmiş oluşturup yaptığı projeleri, katıldığı aktiviteleri dile getirmesi kurumsal firmalara daha cazip geliyor. Son dönemlerde videoyaya çekilmiş özgeçmişler de mevcut. Bazı işverenler, özellikle satış pazarlama gibi açık pozisyonlarda, bu durumu ilgi ile karşılayabiliyorlar. Yani süreç artık iş başvuru formlarını arşivlemekten ziyade sanal ortam üzerinden yetenek havuzu oluşturmaya gidiyor.
Ne demek istediğim aslında Kariyer Dergi’de “İK’cı Facebook’ta ne arar?” isimli yazı dizisinde gayet net anlatılıyor. Kasım ve Aralık 2010 sayısında yer alan bu yazı dizisini okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Sanal ortam üzerinden adayların araştırılıp etiketlenmesi hala tartışılan bir konu olsa da gelişen ve değişen dünya içerisinde ihtiyaçlar ve karşılama şekilleri de değişebiliyor.
Bol “değer”li günler
Merve
Aslında bu durumda suçlu ararsak yanlış davranmış oluruz çünkü değişen ve gelişen dünyanın getirilerini yaşıyoruz. Daha fonksiyonel (multitasking) adaylar ortaya çıktıkça da bir pozisyon için daha detaylı işe alım gerçekleşiyor. İşe alım portallarında oluşturduğunuz özgeçmişler dışında da takip edilmeye başlıyoruz ki facebook, twitter gibi sanal paylaşım ortamlarının bu duruma katkısının çok büyük olduğunu söyleyebilirim. Belirttiğim gibi doğruluğu ve / veya etikliği hala tartışılıyor. Kimi işveren için en doğru araştırma internet ortamından kişinin kimliğini etiketlemek. Ama kimi işveren de bu tarz araştırmaları iş ve sosyal yaşam dengesi için önermiyor. Bu nedenle hala ortak bir kanı mevcut değil.
JCI Ankara’nın düzenlediği 5. Liderlik Akademisi sırasında Microsoft İK Müdürü Esra Gaon ile röportaj yapma fırsatım olmuştu. Microsoft gibi büyük ve kurumsal yapıların işe alım süreçlerinde facebook, twitter gibi sanal paylaşım sitelerinden çok Linkedin, Xing gibi özgeçmiş oluşturmaya yönelik siteler daha çok ön plana çıkıyor. Çünkü biraz daha bilinçli, ne istediğini bilen, açık rolleri takip eden, uygun bir şey olduğu zaman kendini bu sitelerin üzerinden kurumlara / İK profesyonellerine tanıtan bir kitle var ve adayların işe alım portalları dışında bu siteler üzerinde özgeçmiş oluşturup yaptığı projeleri, katıldığı aktiviteleri dile getirmesi kurumsal firmalara daha cazip geliyor. Son dönemlerde videoyaya çekilmiş özgeçmişler de mevcut. Bazı işverenler, özellikle satış pazarlama gibi açık pozisyonlarda, bu durumu ilgi ile karşılayabiliyorlar. Yani süreç artık iş başvuru formlarını arşivlemekten ziyade sanal ortam üzerinden yetenek havuzu oluşturmaya gidiyor.
Ne demek istediğim aslında Kariyer Dergi’de “İK’cı Facebook’ta ne arar?” isimli yazı dizisinde gayet net anlatılıyor. Kasım ve Aralık 2010 sayısında yer alan bu yazı dizisini okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Sanal ortam üzerinden adayların araştırılıp etiketlenmesi hala tartışılan bir konu olsa da gelişen ve değişen dünya içerisinde ihtiyaçlar ve karşılama şekilleri de değişebiliyor.
Bol “değer”li günler
Merve
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder